Sayfalar

6 Ocak 2016 Çarşamba

Jean Kumaştan Kitap ve Tablet Çantası



Merhabalar,
Uzun zamandır kitaplarımı çantada taşırken yıpranmalarından, sayfalarının kıvrılmasından sıkılmıştım. Hatta bu yüzden kitabımı çantama  koymadan elimde taşıdığım çok oldu, ama o zaman da ayrı sorunlar oluştu... kitabı bir yerlerde bırakmak, her yere koymak ki bu da kirlenmesine neden oluyor... Yani gözüm gibi baktığım kitaplarım için bir taşıma çantası tasarlamak istedim ve bu fikri hayata geçirdim.
Jeanlerin paçalarını uygun ölçülerde kesip, yeniden dikip ve üzerini de kişiye özgü materyallerle donatınca, işte resimlerini gördüğünüz bu cici çantalar ortaya çıktı.

Çanta boyutu büyük kitapları dahi alabilecek şekilde tasarlandı. Yani hem gerçek boyutlu hem de cep kitaplarınız için kullanabilirsiniz. Ayrıca, tabletle için de kullanılabilir olması bu çantaları daha kullanışlı kıldı.

Hiç kimsede olmayan, tamamen el yapımı ve tasarım çantalar ve daha fazlası için ayrıca instagram adresimi de takip etmeyi unutmayın lütfen.  @mabelle_arts

Sevgiyle kalın, hoşçakalın...



22 Aralık 2015 Salı

Seramik Aşkı Bambaşka...

Kocaman sevgi dolu bir merhaba...

Uzun upuzun bir zaman girmiş aramıza sizlerle... okuldu, sınavlardı, yaz tatiliydi, çocuğun yeni okulu benim iş güç maceralarım derken ne kadar çok ihmal ettiğimi anladım. Oysa çok büyük hevesle başlamış ve her hafta bir şeyler paylaşırım diye planlamıştım ama evdeki hesap çarşıya uymuyor işte.
Olsun döndüm ya...
Bilmiyorum beni takip eden, edip ama  hiç ses vermeyen el işi severler var mıdır ? Bir yerlerde, uzak da olsa yakın da olsa birilerine ilham olabilmiş, fikir verebilmiş isem çok mutlu olurum. Çünkü ben bazen gördüğüm bir resimden, okuduğum bir kaç kelamdan etkilenip bambaşka alemlere gidebiliyorum. Bazen yaptıklarımı değiştiriyor, bozup yeniden yapıyor, hiç başlamadan değiştiriyor, bazen yapılacaklar listeme yeni yeni ciciler ekleyebiliyorum.

Son dönemde seramikle çok sıkı fıkı olmasak da seviyeli bir ilişkim vardı. Okulların açılma dönemi aynı zamanda kursların da başlama dönemi biliyorsunuz. İşte bu okul açıldı açılacak, kıyafetler kitaplar derken bu hengamenin içine bir de kendim için seramik kursu sıkıştırdım. Aslında çok uzun zamandır aklımdaydı, ancak çok sevdiğim deli dolu arkadaşım Hatice'nin "İSMEK seramik kursu son başvuru yarınmış ben başvuruyorum, sen de gelsene?" sözleri ile silkinip kendime geldim. Sınavdan geçip sınıfa katıldım. Haftada bir gün ama ben o günü iple çekiyorum. Ayrıca evdeki atölyemi de düzenleyip seramik çalışma ortamına uyarladım. Yani artık evimde minik bir seramik atölyem de var... diğer işlere de devam tabii...
Tüm çalışmaları maalesef resimleyip yazıp buraya aktaramıyorum. Ama tüm çalışmalarıma instagramda  @mabelle_arts dan ulaşabilirsiniz...

Gelelim 2 aydır ne ciciler yapıyorum onları paylaşmaya...

Sipariş almaya başladım, yılbaşı öncesinde yetiştirmeye çalıştığım ürünler var. Tamamen özel tasarım yaptığımdan, kimsede olmayan sizin için tasarlanmış ve yalnızca sizde olsun diyorsanız benimle iletişime geçebilirsiniz...














12 Mayıs 2015 Salı

Kağıt Rulodan Harika Bileklikler

Merhabalar...
 
Bahar nihayet geldi... içimiz kıpır kıpır... güneş biraz yüzünü gösterdi mi tüm havam değişiyor, bir yaşama sevinci bir enerji doluyorum sormayın. Her gün her saat her dakika bir şeylerle uğraşmaktan keyif alıyorum. Boş durursam suçluluk hissediyorum.
 
İşte bugün de bu gönlerimden biriydi.
Bir süredir oğlumun Nerf silahına bahçede hedef olsun diye biriktirdiklerim vardı. Dün akşam kafama koydum ve başladım. Aşağıda size resimleri ile anlatacağım. Aslında basit bir geri dönüşüm çalışması, ama sizin yapmak istediğiniz modele göre detaylar ve işçiliği artabilir ya da azalabilir.
 
Ve ben yaptıklarımdan çok keyif aldım.. Umarım siz de beğenirsiniz. Uzun zamandır denemek istediğim bir şeydi. Öyle uzun zaman oldu ki bir türlü elim gitmedi yapmaya, biriktirdiğim kağıt ruloları kim bilir kaç kez atıp yeniden topladım...
 
İşte "geri dönüşüm projesi"nin bitmiş hali...
 
 
 
 
Ortaya nasıl bir bileklik çıkacağı tamamen size kalmış. Elinizde kalmış kumaş, şifon, tül, deri, kot, kurdele, ip  ve boncukları nasıl bir takıya sahip olmak istiyorsanız ona göre kullanabilirsiniz.
Elimde çok malzemem var ve ben hep bu kısımda karar vermekte zorlanıyor ve çok zaman harcıyorum. 'Çok' her zaman iyi olmayabiliyor :)
 
Nasıl yapıyoruz, hemen başlayalım.
 
Resim 1 - Öncelikle Ruloları boyuna kesiyoruz. Sonra da bilekliğimizi ne kadar kalın istediğimize göre kağıt ruloyu 2 ya da 3 bölüyoruz. Ben çok ince istemedim ve ikiye bölerek yaptım.
 
Resim 2 - Ruloların daha kalın, tok ve sert olması için kalınlaştırmamız gerekiyor. Bol bol kağıt tutkalı ile istediğiniz kağıtlarla bileklikleri kaplıyoruz. Ben bulmaca sayfalarını seçtim kaplam için. 2 kat kapladım. Elinizi korkak alıştırmayın su bazlı tutkal yıkandığında çıkıyor. Kağıtların hem yapışacak yerine hem de yapıştırdıktan sonra üstlerine bol bol sürün. Kuruduğunda tutkal görünmüyor. Kaplama işleminden sonra  zaten var olan yuvarlak şeklini nazikçe belirginleştirip kuruması için bir yere bırakıyoruz. Ben bir gece bıraktım, sabah hepsi tam takır kurumuştu.
 
Resim 3 - Kağıt üzerinde yumuşak duracak bir astar kullanabilirsiniz. Ben astar olarak çok ince penye bir kumaş kullandım. Kumaşı gerdirerek iç tarafta birleştirdim ve silikonla yapıştırdım. Özellikle malzeme olarak tül ve şifon kullanacaksanız, altına koyduğunuz kağıdın görünmemesi için astar gerekli. Ben hem siyah hem de beyaz dantel olan bileklikte astar kullandım. Ama diğer somon renkli bileklikte astarsız direkt olarak kumaşı uyguladım.
 
Resim 4 - Astar üzerine ne kullanmak istiyorsanız bir ucundan bilekliğe silikonla sabitleyip sararak tamamlıyoruz. Ben beyaz ve somon renkli olan bilekliklerde tül ve şifonu silikon ile değil hayalet ip ile sabitledim. İyi ki var bu hayalet ip :) Bunun için bir kenarından ama iç tarafından bir parça silikon ile kumaşı sabitliyorum, sonra istediğim şekilde sıkıca sarıp diğer tarafta dikerek tamamlıyorum. Siyah bileklikteki zincirleri sarıp bırakamadım, onları da ara yerlerinden hayalet ip ile bilekliğe sabitledim ki hareket edip şekilleri bozulmasın.
 
Resim 5 - Ve ta ta taaaaaammm.. bileklik kullanıma hazır. Rulonun doğal ya da imal edilen şekli nedeniyle hep kıvrık şekilde kalıyor. Bilekliğin alt tarafında 2 cm. lik bir açıklık hep kalacak orası sizin bilekliği takıp çıkarmanızda kolaylık sağlıyor.
 
Bence çok şık oldular, siz ne dersiniz?
Kağıt ruloları atmadan önce bir kez daha düşünün derim ??? :)
 
Sevgiyle kalın,
 
 

16 Nisan 2015 Perşembe

Salyangoz Örgüden Bardak Altlıkları

Selamlar ve sevgiler ile başlamak istiyorum bu sefer,

Normalde hep sevgiyle bitiriyorum ama bu sefer böyle başlayalım..
 
Salyangoz Örgü de ne ola ki ? Özel bir örgü tekniği mi? Bildiğim kadarıyla hayır.. Bu ismi ona ben verdim, hatta şimdi başlık düşünürken geliverdi aklıma. :) sevimli ve ilgi çekici ama kabul edin.. 



 
Hep takı,boncuk olmaz tabi, bazen ara vermek gerekiyor ki yaratıcılık ve istek artsın... Ne yapayım diye düşünürken - ben genelde evde bir şey yapmadan duramıyorum çünkü, hiç öyle boş boş yayılmışlığım yoktur- aklıma tığla bir şeyler yapmak geldi.
 
Hemen iplerimin olduğu kutuyu ve tığlarımı kapıp oturdum koltuğuma. Artık bu salyangoz modelini buluna ve bulduğumdan ne yapacağıma karar verene kadar bir kaç saat geçirmişimdir. Her ne yapıyorsanız yapın en zor ve sancılı olan da aslında bu karar verme, modeli belirleme aşamasıdır. Bir kere karar verip modeli ve malzemeleri belirlediğinizde ise arkası çorap söküğü gibi geliyor.





Pembe renkte karar kılıp başladım yapmaya. Pembe içimi ısıttı, benim krem, beyaz toprak tonlarındaki evime de hava kattı aslında. Bahara da pembe yakışır...
 
Çok basit bir model özellikle tığ işi yapanlar için. Ortadan başladığınızda bir yuvarlak oluşturmuyor ve sürekli ikili trabzan yaparak istediğiniz boyuta kadar ilerliyorsunuz. Ama buradaki en önemli nokta her bir trabzan arasına bir kere yapmıyorsunuz yoksa daire toplanmaya başlıyor. O nedenle ara ara iki trabzan arasına  2 kere batmanız gerekiyor ki her sırada daire toplanmadan genişleyebilsin.
 
Pembeleri bitirdikten sonra bir şeyler eksik gibi geldi gözüme çok mu pembeydi acaba? Ben de bu güzel şeker pembesi bardak altlıklarımın kenarına siyah hat çekmek istedim. Göz aşinalı olsa gerek, anneannemin bana yaptığı minik örtü/bardak altlığı ya da elbezilerindeki gibi kenarları hafif oymalı gibi duracak şekilde siyah iple geçtim. Çok basit bir yöntem ama ben kendi kendime ilk kez yapınca mutlu oldum.
 
Annem de resimleri görünce, bende bir gelişme olduğunu söyledi tığ işi konusunda ya artık sırtım yere gelmez... En çok da bu mutlu etti beni... :)
 
Instagramda bu modelin rengarenk yapılmış örneklerini gördüm ve bayıldım. En kısa zamanda bunu da deneyeceğim.

Çalışmalarıma en hızlı  @mabelle_arts instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz.

Hoşçakalın,












 

Sosyete Pazarında Bir Gün

Kocaman, ışıl ışıl bir merhaba...
 
Uzun zamandır bu konuda yazıp yazmamaya karar veremiyorum. Sonra deneyimimi paylaşmak duygum ağır basınca sizlere sosyete pazarı maceramdan bahsetmeye, hatta bunu denememiş olanlar varsa onlara da hem yol göstermeye hem de ilham olmaya karar verdim...
 
Hep merak etmişimdir pazarda gün nasıl geçer, önünüzden onlarca yüzlerce insan geçerken sizin ürünlerinize bakması, alması hatta vazgeçmesi nasıl bir duygu. Internet sayesinde instagramdan, facebook ya da bloglar aracılığı ile "internetsiz olmaz!" diyen bir kesime ulaşmak daha kolay.
 
Peki ya interneti aktif olarak, hele hele de alışveriş için kullanmayanlara nasıl ulaşılabilir????
 
Evde olduğum zamanlar inanılmaz fikir bombardımanına tutuyorum kendi kendimi bazen, bir çoğunu eliyorum sonra kalanlar üzerinde detaylı düşünüp çalışıyorum. Sosyete Pazarı'na gitme fikri de bu son 3'e kalanlardan biriydi.
 
Daha önce hiç pazarda ya da herhangi bir kermes de satış yapmadım. Nasıl gidilir, kimden tezgah alınır, ne kadardır hiç bir fikrim yoktu. Uzman bir internet kullanıcısı olarak ilk yaptığım internet üzerinde bu konuda yazı yazan var mı diye bakmaktı, faydalı oldu genel fikirler edindim. Sonra Şerifali'de her Cuma açılan Sosyete Pazarı'nı aslında bir şirketin işlettiği bilgisine ulaştım. Kendilerini aradım. Ben heyecanlı ve meraklı sordum,  görevli ise gayet rahat ve gamsız sabah saat 6 gibi gelirsem tezgah kiralayabileceğimi söyledi. Bir günlük kirası da tezgah sayısına yani kapladığı alana göre değişiyordu ama 60-70 'den başlıyordu.  Fena değil... Tabii benim gibi sağlamcı bir kişi öylece eşyalarını alıp gidemez. Önce bir Cuma günü sabah 08:00 civarında pazara uğradım. Pazar yeni kuruluyordu, herkes yerleşme telaşında. Ben de kime sorsam derdindeyim..
 
Sonra ev kokusu satan bir teyzeyi gözüme kestirip yanına yaklaştım ve burada nasıl yer kiraladıklarını, işlerin nasıl olduğunu falan sordum. Teyze bana, daha önce telefonla konuştuğum şirketin ofisini gösterdi ve aynı bilgileri verdi. Sonra arkadan bir amca atladı ve teyzeyle konuşurken dayandığım tezgahın aslında bir ayakkabıcıya ait olduğunu, hepsini kullanmadığı için birini  bana kiralayabileceğini söyledi. Bingo... Bazen bazı işleri yüz yüze halletmek gerekiyor. Yarım saat içinde ayakkabıcı geldi, bir sonraki hafta kendisinden tezgahın birini kiralamak için anlaştık. Pazardan çıkarken, bu işi başarmış olmanın gururu ve sevinci ile eve döndüm.
Ondan sonraki tüm hafta malzemeleri ve ürünleri toparlamakla geçti; hangileri pazara gidecek seçildi, eksikleri olanlar tamamlandı, poşetler alındı, tezgaha masa örtüsü hazırlandı ve tabi ki katlanır sandalye işi de halledilerek Büyük Cuma'ya hazırlanıldı.
 
 
 
Cuma sabah eşim beni Pazara bıraktı, endişeli gözlerle bunu yapmayı gerçekten isteyip istemediğimi sordu. Bende buraya kadar gelmişken dönecek göz yok tabi, bu deneyimi bir daha yaşamayabilirim. "Denemeden olmaz" dedim. Tezgahı hazırlarken bende sanki dükkan açıyorum edası... Hava da Mart ayına göre güneşli mi güneşli. Her şeyi tezgaha yaydım, yerleştirdim. Etraftan akıl verenler, yönlendirenler oldu, bu görünmüyor, şunu yukarı asarsan daha iyi olur gibi.. Ayakkabıcı yani benim yer sahibim daha geç geldi ve sağ tarafıma açtı tezgahını, sol tarafımı da  tayt satan ama tayt sattığına bin pişman olup bebek ürünlerine başlayan  Emine abla geldi...
 
 
 
 
Ve gün başladı... Önünüzden potansiyel alıcıların geçmesi acayip heyecan verici. Hele de sizin yaptığınız bir şeyleri sormaları, almaları ayrı bir keyif. Benim ürünlerin hepsi el emeği göz nuru, kimi annemin yaptığı çanta ve namaz örtüleri kimi de takılar...El emeğinden anlayan, "Ayy ne güzel şeyler yapıyorsunuz " deyip imrenerek bakan, takdir eden ama yine de almayan oldu, 2 dk içinde hem de hiç pazarlık yapmadan alanlar da...
 
Gün nasıl geçti hiç anlamadım. Ama bu benim ilk ve son "Pazar"ım oldu.
 
Neler öğrendim:
 
    1- Pazarcılar gerçekten birbirine destek oluyor, müşteri gönderiyor (aynı ürünü satmıyorsan :))
    2- El işi ürünlerin kıymeti pazarda anlaşılmıyor,
    3- İnsanlar hep ucuz en ucuzu istiyor,
    4- Pazarda en çok kazandıran ürünler kıyafet ve ayakkabı...insanlar en çok bunlar para harcıyor...
    5 -Pazara sabah 6 da gitmeye gerek yok, tezgahınızı ayarlarsanız 8 gibi gitmek ve yerleşmek   mümkün..
    6 - En çok satış yapılan ve en kalabalık olan saat aralığı 13:00 - 17:00
    7- Yanınızda mutlaka oturacak tabure, iskemle olmalı yoksa gün bitmez size..
    8- Bir de Emine abladan aldığım bir tüyo: özellikle el emeği bir şeyler satıyorsan tezgahın bir köşesinde bir kaç elişi yapman müşterinin ilgisini arttırıyormuş :)
 
Yazımı beğendiniz ve faydalı bulduysanız lütfen çekinmeyin beğeni ve yorumlarınızı gönderin..
Pazar konusunda merak ettiğiniz her türlü detay için de mesaj atabilirsiniz.
 
Sevgiyle ve Hoşça kalın,
 
 
 
 

20 Şubat 2015 Cuma

Düğmelerden Tarz Küpeler

Selamlar, sözümü tutuyor ve hemen yazıyorum...
 
Sanırım yazmaya başlayınca da bağımlılık yapıyor bloglar.. Bugün de yazayım, bugün ne yazsam diye düşünürken buluyorum kendimi :)
 
Karlı günlerde hazır iş de yokken hiç dışarı çıkmadım. Evde olmayı o kadar özlemişim ki...Belki başkası olsa sıkılırdı ama ben evde o kadar çok yapacak iş buluyorum ki, henüz canımın sıkılıp ne yapayım ki şimdi diyeceğim bir an bile geçirmedim....
 
Şubat tatilinde güzel memleketim, güzel Bandırma'da biraz zaman geçirme fırsatım olmuştu. Anneciğim de incikle boncukla, kumaşlarla ve ahşapla uğraştığından beni  alışveriş yaptığı bir kaç dükkana götürdü. Kendisinin almış olduğu düğmelere bayılmıştım. Ben de gittim, rengarenk düğmeler aldım. İnsan hepsini almamak için zor tutuyor kendini. Düğme aldığım yer, boncuk da saten Pazartesi pazarında bir dükkan. Bandırmada olan merak eden olursa bana yazabilir, adını da öğrenir paylaşırım..
 
Düğmelerimi kullanmadan önce fotoğraflamamıştım maalesef, o yüzden modeller üzerinde görebileceksiniz. Ama sizlerin de beğeneceğine eminim..
 
Elimde bir kavanoz eski düğmem de var, onlar için de hain planlarım var  :) ama başlayamadım.
Onları da sağ olsun kayınvalideciğim  (normalde anne derim ama anneler karışmasın diye böyle yazdım) vermişti. Benim bir kavanoz düğme ile küçük bir kız gibi oynayıp kombinler yaptığımı görünce hepsini bana hediye ediverdi  :)
 
Gelelim yeni düğmelerimle neler yaptığıma. Gerekli malzemelerimiz renk renk boy boy şekil şekil boncuklar, tel, halkalar, püsküller için ipler, makas, kuvvetli bir yapıştırıcı ve küpe aparatı...

 
 
Bu çalışmanın en ama en zor olan tarafı düğme ve boncuk kombini yapabilmek. Küçük boncuk mu?Tek büyük boncuk mu? Püskül ne renk olsun? Acaba bir kaç boncuk mu kullansam? Renkleri birbirini tamamlasa mı? Aynı renk farklı ton mu kullansam ?  Yoksa tamamen zıt ama tamamlayıcı renklerde mi olsa ? gibi onlarca soru ve kafanızdaki fikirlerden sonra nihayetinde karar veriyorsunuz
 
Düğmenin altındaki dikme yuvasına halkayı takarak işe başlıyorsunuz. Ardından oluşturduğunuz kombindeki boncuk veya boncukları telle halkaya bağlıyor, en sonuna da püskül ekliyorsunuz. Ben püskülü sevdim, gösterişli olsunlar istedim. Bir tanesinde farklı bir obje kullandım.
Siz püskül dışında dilediğiniz farklı objeleri de kullanabilirsiniz.
 
 
 
Püskül nasıl yapılır diyorsanız. Sizin için püskül yapılışını bir kaç adımda fotoğrafladım.



Umarım düğme küpelerim ve tarzlarını beğenmişsinizdir...
Siparişlerinizi ve sorularınızı bana mesajla iletebilirsiniz..

Herkese sevgiler ve mutlu hafta sonları diliyorum..

...

 
 
 

 

18 Şubat 2015 Çarşamba

Örgü Boncuklarla Devam Ediyorum...

Selamlar,

Arayı çok açmadan kısa da olsa yeni bir yazıyla sizlerle buluşmak istedim.

Geçen yazımda örgü modelindeki bileklik çalışmasını ve yapım aşamalarını paylaşmıştım.
Bu çalışmayı çok sevdim ve farklı boncuklarla devam ediyorum :)
Bilekliklerin yanı sıra kolyeleri eksik kalmasın dedim...

Yapım aşamaları aynı ancak bilekliğe göre uzun olduğundan, öncelikle unutmamanız gereken boncuk dizisini uzun tutmanız. Bu da takribi olarak yapılacak kolyenin uzunluğunun 4 katına yakın. Fazla boncuk dizmenizin zararı olmaz ancak eksik kalması durumunda arada düğümleyip kaldığınız yerden devam etmeniz çok kolay olmayabiliyor.




Boncuk örme konusunda farklı modeller de deniyorum. Yakında onları da yapım aşamaları ile sizlerle paylaşıyor olacağım.

Sevgiyle kalın, hoşçakalın...